20090331

hikaye vol 1

Dünya,henüz 16sında,sıradan genç bir kızdı.Gitmeyi seviyordu.Otobüs yolculukları -her ne kadar boynunu ağrıtsa da- en sevdiği şeylerden biriydi; tabii yalnız yolculuk yapıyorsa eğer.Yanında oturan cinsiyetdaşlarıyla muhabbet etmeye, onlara bir şeyler anlatmaya, hayatlarını öğrenmeye bayılıyordu. Kulaklığının birbirine dolanmasından nefret ederdi. Şehiriçi otobüslerde ayakta kitap okumak onun için apayrı bir heycan denilebilirdi. Gündüzleri de geceleri sevdiği kadar severdi, çünkü onun yaşama bağlılığı gece ile gündüz arasındaki farkı onun için tamamen kaldırıyordu. Tırnaklarını kestiğinde etrafa saçılmasından nefret eder, kesim işini bitirdikten sonra çöplerini hep sayardı; on taneler mi yoksa daha mı azlar? Özensiz ve dağınıktı, hatta bazen biraz da pis(oysa pisliğin ne sevilesi olur ne temizlenesi). Yaz ayını severdi. Konuşmak çok iyi yaptığı bir işti fakat anlatmayı sevmezdi. İçinde yaşamak onun için yeğdi. Kinci değildi, arada sırada kızardı sadece,hem de ço kızardı bazense. Duyguları değişkendi. Birdn gülebilir,ağlayabilir,ya da ikisini birden yapabilirdi.

Derin 18 yaşında genç bir çocuktu. Sessizlikten hoşlanırdı. Kendi başına kalmaktan çok hoşlanırdı, tek başına yapamayacağı şey yoktu. Müzik dinleyerek, bir şeyler yazmaktan çok hoşlanırdı. Konuşmayı pek sevmezdi ama çok güzel gülerdi. Gitarıyla saatler geçirebilirdi. O da Dünya gibi içki içmeyi severdi. Ama içki içtiği zamanlarda her şeyi unutmanın mı yoksa unuttuklarının açığa çıkmasıyla biraz daha olsun rahatlamanın mı daha iyi olduguna karar veremezdi. Fazla arkadaşı yoktu fakat sayılı arkadaşlarıyla gerçekten vaktini değerlendirmesini bilirdi, sevilirdi. Penalarının kaybolmasından ya da arkadaşları tarafından yürütülmesinden nefret ederdi. Yaşamayı severdi çünkü yapılacak çok şeyi vardı önünde. En büyük hayali bir gün kimseye haber vermeden gitmekti.

Derin, öyle de yaptı. Hayalini gerçekleştirdi.Bir sabah o uyanış anını yaşamıştı işte. Yatağından kalktı , saat sabah ondu. Bu pazar gününde annesi ve babası hala uyuyorlardı. Üstünü değiştirdi, küçük bir valizine bir kaç kıyafet koydu. Annesi ve babasını öptü. Kısa bir not bıraktı mutfak masasına. Sessizce evden çıktı. Amaçsız yürümeye başladı otobüs durağına doğru; nereye gideceğini düşünmeye başladı. Kadıköy otobüsüne bindi. Haydarpaşa tren garına doğu ilerlemeye başladı fakat önce gitmesi gereken bir yer vardı: büyük ada. Vapur saatine kadar etrafta dolaştı. Vapura bindi. Adadaydı. Bisiklet kiraladı ve sürmeye bşladı, uzun zamandır gelmemişti buraya; ne kadar da özlemişti büyüdüğü yeri!...Bisikletini sürüyordu ama düşünceleri resmen gözlerinin önüne perde indirmişti, neredeyse bakıyor ama görmüyordu. Sağa döndü. Dönmesiyle birine çarptı. Çarptığı genç kız bir metre ileriye yüz üstü düştü, bayılmıştı. Derin, genç kızı kucağına aldı ve sağlık ocağına gitmek üzere hızlı adımlar atmaya başladı. Bu sırada kızın güzelliğinin farkına varmıştı. Sağlık ocağında genç kız uyanana kadar bekledi, ciddi bir şey yoktu; sadece korkudan hafif bir baygınlık geçirmişti. Uyanması çok sürmedi. Derin, o uyanınca tekrar tekrar özür diledi; kız ona gülümsedi. 'Önemli değil' ded, 'bir şeyim yok,iyiyim'. Derin de ona gülümsedi. O gülümseyince kız da onun yakışıklılığının farkına vardı.

20090327

yok başlık falan

yok ki yok ki

bu aralar bi sorun var insanlarda.anlayamıyorum!anlam veremiyorum!verememde zaten çünkü çok saçmalar.
örneklerle renklendirmek isterim.
par example :)
babam ilginç davranışlarda bulunmaya devam ediyor.bir hafta önceki güzel kavgamızdan sonra 6 gün konuşmadık.dün dogumumu kutlamak için aradıgındaysa 'aaa ben sana küstüm' gibi bir tepki verdi :)
annem aradıgında aynen şunu dedi: 'canım dogumgünün kutlu olsun.bilet paranı yatırdım.ne çabuk bitirmişsin paranı' !!
:şokoldumsmiley :s

böyle işte.4 saat sonra yola çıkyorum,memlekete :) dönüşte bir iki gece de olsa eskişehirde kalsam keşke arkadaslarımın yanında.

istanbuldan bi süre uzaklaşmak yi olacak, çok bunalmıştım. değişiklik olacak en azından offf........

20090320

--

yok ki yok ki

ne kadar berbat olsa da gecen, sabaha güzel baslamayı bileceksin.cunku her yeni gun,yeni bir umuttur;belki de yeni bir baslangıc.
hayatının dönüm noktalarını olusturan şeyler de zaten güne nası başladıgınla alakalı değil mi?
ne yapacagımı bilemez halde dolasıp duruyorum evin icinde.bilemez bir haldeyim.evin her karışını dolaştım.tüm odalarda biraz sıkıntı da bıraktım.balkondaysa güneşin altında acılarımı bıraktım.işte yeni bir gün,işte yeni bir umut.yeni.daha nasıl iyi anlatılabilir ki?
unutalım akşamı.kalsınlar orda bütün hepsi.gitsinler, uzak dursunlar benden. çünkü ben de yeniyim.değil miyim?peki değilim.öyle olsun.
ama sanmayın ki hiçbir şey değişmeyecek.
bilmiyorum ne yapmam gerektiğini,bilemiyorum.nerden başlamam gerekiyo?NE YAPMAM GEREKİYO?

20090313

ne kadar yağmurlu bir gün,değil mi?

yok ki yok ki

yapacak çok fazla şey var!okumam gereken on kitap,sınav-ders-ödev,gidilecek yerler,oyun-prova-çalışma-saatler süren çalışmalar, ve zaman çok kısa ve çok çabuk geçiyor!
tüm dünyayı gezmek istiyorum,otostop çekmek,parasız dolaşmak,çalışmak,tüm dünyayı ve tüm hayatları öğrenmek istiyorum.yapmak istedigim o kadar çok şey var ki,ne hiçbirini yapabilecek gücüm ne de hepsini yapabilecek zamanım var.
çok çabuk geçiyor saatler of yavaşlasın!biri durdurmalı!

20090308

cebir-i yaşam

yaşamak!
ölüme üç kala
ya da geceyi beş geçe
on dört eşitine kadar yaşamak!
ya da kırk çarpanına bölünmüş
ya da hep yerlerde sürünmüş
ve yahut faktörüyelinin kareköküne kadar
toplamlarca yaşamak!
artılar bölümlere dönüştüğünde
-fakat eksiklikler tamken-
yahut yırtık bir ayakkabı gibi
tutsaklarca yaşamak!
sürgünlerden çarpanlarca uzak
sürüngenlere nokta kadar yakın
''mışçasına'' yaşamak!

ya da bilemedin
yaşamamak.

20090301

bir anektot.

eve geliyodum;az kalmıştı.eve gelmeme cok az kalmıstı.sacmasapan düşünceler eşliinde müzik dinleyerek sıradan anlardan birini yaşıyodum işte.sonra yerde birisini gördüm;genç bi cocuk,17 18 falandır yaşı.yere düşmüştü besbelli ve titriyodu!ben hayatımda daha önce hiç sara krizi geçiren birisini görmedim ki!nerden biliyim ki napıyım!napmalıyım bilmiyodum!yolda önümden geçen kız da (ki o da en fazla 20 yaşındaydı) 'ayş' deyip gitmesin mi?!bi yandan sinirlendim bi yandan da telaş içindeyim,yardım isteyecek birini bulamıyorum ki yolda...
sonra bi adam geldi,yardım etti; soğan koklatmak gerekiyomuş.ben soğan buldum ama buldum geldim diyene kadar cocuk ayılmıştı,kapalı genç abla da dua defterini açmış dualar okuyodu.
yani her türlü insan var.yardım etmek isteyip edemeyeni de, hıh deyip geçen giden salagı da,yardım edebileni de,dua okuyanı da.
evet,hıh deyip geçip gidenleri de var,ayş diyip iğrenip geçenleri de var,gelip izleyip tüh deyip yine yardım etmeden gidenleri de var.
var da var.
hepinize lanet lanet lanet.
oh be.
rahatladım az da olsa.
miserable people.